Bu Blogda Ara

27 Haziran 2018 Çarşamba

İŞİTME ENGELLİLERLE İLETİŞİM VE İŞARET DİLİNİN ÖNEMİ KONFERANSI


Doğubayazıt Belediyesinin katkılarıyla'' Konuşan Eller Derneği ''  tarafından Doğubeyazıt Kutlu Aktaş Salonunda konferans düzenlendi. Dernek olarak Kaymakam ve Belediye Başkan Vekili Ulaş AKHAN'a teşekkür ederek kürsüye Dernek başkanı Burak BALOĞLU çağrıldı.

 Burak BALOĞLU ,
'' İşitme engelli birçok kişi insanlarla iletişim kurabilmek için oldukça fazla efor sarfediyorlar. Tedaviler, terapiler, tıbbın imkanları haricinde de verilen bir çaba söz konusu. Bir diyaloğun başlayabilmesinin ilk adımını, yani anlatılanı anlamak için harcanan çabadan söz ediyoruz.
Engelliler engelsizler ile iletişim kurmak için uğraşırken, engelsizler ne yapıyor? Dernek olarak bir çok bölgeye ulaşsak bile yeterli değil.Daha bir çok engellilerin hayatlarına dokunamıyoruz .Türkiye de 4 milyon engelli yaşamakta.
Engelsizlerin işaret dili öğrenip, engellilerin onları anlayabileceği bir şekilde iletişim kurduğu  bir dünya oluşturmalıyız.  
İşaret Dili önemli gerçekten. Çünkü onlar engellerini aşabiliyorlar İşaret Dilinde konuşarak. Sadece engelsiz insanlar bu dili bilmediği için karşılıklı iletişim kurulamıyor. Bu durum işitme engellilerin istihdam, eğitim, sağlık, sosyalleşme, ifade ve düşünce özgürlüğü gibi en temel insan haklarına erişimini engelliyor.''  dedi.

Daha sonra salondaki katılımcılarla soru cevap şeklindeki diyaloglarıyla engellilere dair akıldaki soru işaretlerini giderirken İşaret Dilinde 1.aşama ve 2.aşama şeklinde uzaktan eğitim verdiklerini belirtti. Doğubeyazıt'ta bu etkinliği gerçekleştirmiş olmalarındaki en büyük payın Sağlık personeli Şeyma UZUNKOCA'nın olduğunu belirterek kendisine  teşekkür plaketi takdim etti.
Şeyma UZUNKOCA ,
Engelliler engelsizler ile iletişim kurmak için uğraşırken, engelsizler ne yapıyor? Sessiz dünyaya ses olmak için gelin el ele verelim.Bir umut ,bir ışık olsun burada bulunmamız'' dedi ve şükranlarını sundu.
Konferansın sonunda  katılımcılara sertifikaları  takdim edildi.

Haber:Göknur ORAL 
Doğubeyazıt Gazetesi 


7 Haziran 2018 Perşembe

BİR GÖNÜL ,BİR MUHABBET VE BİR KİTAP

 Okumak ve okutturmak, bir çin işkencesi metodu değildir.
Hele ki bir şeylerin dile gelmesini istiyorsak; Yazmak kaleme dayatılmış bir suç hiç değildir. Bu olgulara nazaran önce kendimize sonra da yaşadığımız bu topluma karşı bir görevimizin olduğunu unutmayalım.
Düşünün ! Günden güne gelişen ve özellikle gençlerimizin hayallerini yıkıp savuran internet mi daha cazibeli, yoksa bir gönül ehlinden bize hitap edilen kitap kokusu mu ?
Aslında işin aslına bakarsanız toplumda yaşayan hiç kimsenin kitaba düşman olmadığını hepimiz biliyoruz.
 Ama çoğumuz için bu aşamada kitap, ne yazık ki bir dost bile değil.Sosyal medya bize sadık bir dost, samimi bir ahbap iken, kitap ise uzaktan tanıdığımız bir akraba yâda tanıdık konumunda kalıyor. Oysa birçok batılı devletlere karşı Türkiye en çok okuyanlar sırasında olması gerekmiyor muydu ?
Hani bu okumak sadece sayfalarda geçen kelimeleri dudaklara esir etmek midir..
Eğer bu şekilde düşünülürse şahsen kabul etmemeliyiz .
Çünkü hepimiz çok iyi biliyoruz ki ,Yüce dinimiz bile okumaya ve kitaba fazlasıyla değer vermiştir .Öyle ki Rabbimizin bizlere mukaddes emanet olarak indirdiği Kur´an-ı Kerim´de o ilahi esmaların işaret ettiği anlamlarıyla biz aciz kullarına ilk emri “OKU!” diye göndermedi mi ?
Beyninizi yorun ve düşünün ! Yaşadığımız bölgenin birer bireyi olarak önce kendimize sormalıyız “Neden Okumuyoruz?” yâda bizi ve memleketimizi temsil ettiğine inandığımız “Ecdadımız üstad Ahmed-i Hani Hz.leri gibi neden bizde bir şeyler yazamıyoruz?” bu soruların cevabını ararken acaba eksik olan nedir?
Kendimize olan güven mi, yoksa yeterince okuyamadığımızdan dolayı kendimizi nasıl ifade edeceğimiz yönündeki kaygı ve endişeler mi? Lütfen cesaretli olalım ve bizleri bir kalemin ve kâğıdın beklediğini asla unutmayalım. Bugün gelinen birçok noktada kitapların ve okumanın bizlere yol açtığını ve açtığı bu yolda bir bilim ışığının doğduğunu hiç birimiz inkâr edemeyiz. Ve gençliğimizin ne yazık ki kayıp ellerde olduğu bu dönemde hangi birimiz bir bilgi çatısında oturuyoruz.
Yâda hangi birimiz aldığı telefondan değil de okuduğumuz kitapla gururlandık? Geleceğin ve bugünün duyarlı birer ailesi, birer toplum bireyi olarak en son kime hangi kitabı tavsiye ettik yada en son hangi kitabı okuduk?
Bilinen şu ki yetişkin bir bireye okuma alışkanlığı çocukken aşılanır ve bu konuda da hem birey olarak hem de aile olarak yetersiziz.
Bakın o ilahi esmanın ilk işareti ´´ oku ! ´´ ise hayırlı bir ilmin önemine vurgu yapıldığını bariz gösteriliyor bizlere .
Dinleyelim İlk Emri Oku ! Kendimizi okuyalım Evreni okuyalım.
Ve bize verilen beynin,idrakın,düşüncelerin,enerjinin,duyguların,ruhun gücünü görelim.
Emin olun ki ;Boşuna ve boş değil bu işaretler...

Göknur ORAL