Aslında bu gün yazılacak, söylenecek
ve yapılması gereken çok şey var. Fakat , daha çok önem arz eden konulara
değinmek istiyorum .Öncelikle her bireyin, her kuruluşun ve devletin bu
konuda duyarlı atılımcı olması gerek.Bu da sorunları iyi bir analiz ile tespit edilip
gereken düzenlemeleri, yasaları hayata geçirerek ve devletin desteğiyle çözümlenmesidir.
Az yada çok ,fark etmiyor. Ne olursa olsun engellilere sağlık imkânları,
eğitimin kolayca sağlanması, topluma kazandırılması hepimizin insani
görevleri arasındadır. Nasıl ki insan yaşadıkça sorunları da zamanla artıyorsa, aynı sorunlar engelli
vatandaşlarımız için de geçerli .
Sırf engelli oldukları için yaşama
hakkı olmadıklarını söyleyemeyiz.Bir tür cinayet çeşidi olur,böyle düşünüyor
olmamız.
' Sosyal Yaşam' neyi gerektiriyorsa
yasa ve düzenlemeler de ona göre gündeme uygulanmalı...
Mesela ; Yaşam güvencesi ,rehabilitasyon konusu, iş konusu, sağlık konusu ,ulaşım
konusu, toplumda en güzel şekilde kabul görme, bireye sağlayacağı öz güven
duygusu vb.
Gerçekten bir empati kurun !
Engellisiniz ve hayata küs değil de
dört elle sarıldığınızı ...
Belki zor ama imtihan dünyasında değil miyiz her birimiz ? Her an başımıza ne
gelineceğini kestiremiyoruz.
Düşünün ;İnsanın sokakta ulaşacağı
yere kolayca varması,sosyal pencereden gülümseyebilmek, yaşama karışarak
başarıya koşmak, eş değer yaşamdan nasibini almak, iş imkânlarına göre bireyin
kendi geçincesini sağlaması.. Aşkı,sevgiyi,sevdayı özgürce sınırsız bir
biçimde yaşaması, aile kurması...Toplumda kabul görmesi..
Bunlar küçük istekler değil , Engelli
vatandaşlarımızın
konumlarına göre ihtiyaç ve sorunların da farklı olacağını düşünerek çok
yönlü çalışmalarla, dayanışmalarla çözüm aranmalı, aramalıyız.
Evet,sorunların büyük bir kısmı elbette maddi yönüyle dikkat
çekmekte..Burada rolü olan dernekler,
kuruluşlar devletin koruyucu desteği önemli ...
İkinci olarak da eğitimin ele
alınması gerek tabi, sağlıkla paralel
olarak. Hem engelli ailelerin ve hem de toplumun eğitimi konusunda çok geride
olmamız derin yara toplum adına...Acımak, durumundan
faydalanmak engelli bireyi susturmak, dört duvar arasında kalmasına göz
yummak hem büyük kayıp hem de ayıp bizler için.
Aileleri, bu konuda eğitmek gerekiyor. Çevreyi de eğitmek gerekiyor .Bu
konuda da basın ve televizyonuna çok iş düşüyor .Sürekli aydınlatıcı
bilgilerle programlarla halkı bilinçlendirmesi gerekmekte.Çünkü sorunların üstesinden ancak böyle
gelebiliriz, köprü kurarak onları başarıya teşvik ederek, destekleyerek
kısacası..
Ve bunun gerekli olduğuna
inanlardanım.Çok değil kısa bir vakitte ..Hemen hemen bende engelliler adına
pek bir şey yapmıyordum.Sonra talihsiz bir kaza ile kardeşim ne yazık ki sağ
gözünü kaybetti .Ve ailem tam anlamıyla bilinçsizdi.Yavaş yavaş engelliler
hakkında ne yapılması gerektiğini öğrenmiş olsak ta çoğu zaman yetersiz
kalıyorduk. Öğrenilecek ve yapılacak daha çok şey vardı.
Artık bilinçsiz bir birey değilim
fakat bunun topluma da aşılanması gerek.Muhakkak hepimiz engelli vatandaşlara
denk gelmişizdir. Onlara acımak yerine toplumda , onlarla alâkalı olumlu şeyler yapmayı bir
borç bilelim..
Hepimiz birer bir ebeveyn adayıyız.Sorunları çözerken, toplum kültürünü de
artırıp, Râbbin imtihanı bir yana gelecek nesiller için çağımıza uygun
verilerle bilinçlenerek akraba evliliklerine dikkat edelim. İrsi
hastalıkların doğuracağı sorunları da bilerek kan tahlilleri yaptırarak
evliliğe ya da çocuk yapmaya kararlarımızı ona göre alalım..Engelliliğin
önlenmesi,bebeğin anne karnında iken sağlık kontrollerinin yapılması. Bebek
doğduktan sonra da sağlık kurumlarının desteğiyle tüm aşılarının eksiksiz
yapılmasında titiz davranmamız gerekiyor.
Ve en önemlisi yaşama sağlıklı gelmişken bunun değerini bilerek hareket
etmeliyiz..Her türlü olabilecek kaza ve hasarlara yol açacak
davranışlardan kaçınmalıyız..
Bilinçlenerek önlemler alırsak
yaşamda elbette birey olarak, toplum olarak daha mutlu olacağımız
kesin...Bütün bunların yanında toplumda bir birey olarak her zaman bilinçli bir şekilde
kendimizi yetiştirmeliyiz..
Göknur ORAL
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder