Bu Blogda Ara

30 Ocak 2017 Pazartesi

Kışın bir başkadır aşk !
Önce nâr eder 
Sonra şiir olur dokunur yüreğine..
                                               Göknur ORAL 

22 Ocak 2017 Pazar

ZAMANIN DEĞERİ !

Bir bakıyorsun hayat hiç adil değil bitiyor...
Hoşgeldin'le güle güle arasındaki zamanı bir türlü yakalayamıyorsun...
20'li yaşlarımdayım, daha çok zamanım var diyorsun .20'li yaşlar, 30'lu yaşlar bitiyor, bir bakmışsın 40'lı yaşlara gelmişsin. Anlatarak bitirilemeyen anılarla dolu sohbetlerde bir zaman bitiyor ,yerini yaşam mücadelesine kalmış ,kırıntılara bırakıyor.
Yıllar saman alevi gibi tükenip bitiyor...
Günler geçip gidiyor ama gaflet bizi hiç terk etmiyor. Ya da biz onu...
Ağlamayan gözden Allah'a sığınan Resulün ümmetiyiz ama şahsi sorunlarımız dışında, ahiret için döktüğümüz gözyaşlarımız yok denecek kadar az...
Nasıl da kaptırdık kendimizi son dakika haberlerine. Nasıl da unuttuk kendimizi...
Haber okumaktan, sosyal medyanın yayın akışını takip etmekten fırsat bulup bir türlü Kur'an'a yönelemiyoruz.
Namazlarımız isteksiz ve ağır aksak...
Secdelerimiz yarım, dualarımız eksik...
Kalbimize bir siyah nokta bırakarak ,bir günü daha bitirdik işte.
Oysa yaşamak nedir ki?
Gelirsin, gidersin…
Mühim olan, gelip gitmek değildir.
Mühim olan, nasıl gittiğin, nereye gittiğin ve ne bıraktığındır…
Hani kimi selâ ile alelacele, kimi alkışlarla, sonsuzluğa...
Kimi toprağa kavuşur,kimi insanlığın kalbine ulaşır.Kimi "hiç yokmuş gibi unutulur,
Kimi bir dakika bile çıkmaz akıldan. Kimi,kendi için yaşar. Kimi, ekmek,gül ve hürriyet için...
Ama yinede bir son .
Her gün selaları, ölüm haberlerini duyuyoruz. Ah tüh edip , yinede hoppa kaldığımız yerden devam ...
Ölümü hiç kendimize konduramıyoruz.
Oysa aldığın her nefesle ömür bitiyor... Her şeyi hızla tüketiyor, tüketirken tükeniyoruz.
Ölüme bir gün daha ... Belki bir dakika. Belki de bir saniye .
Ölüme ,ölmeye gerçekten hazır mıyız ?
Biz beklemesek de geliyor, kaçınılmaz son.

Göknur ORAL 

16 Ocak 2017 Pazartesi

NAYLON POŞET

NAYLON POŞET

Naylon poşetlerin petrol türevi polietilenden üretildiğini ve sadece yüzde 1'inin geri dönüştüğünü, yüzde 99'nun ise doğada kaldığını biliyor muydunuz ?
Ne yazık ki çoğumuz bu durumun bilincinde olmayarak poşeti kullanıyor ve ihtiyaç duymaya eğilim gösteriyoruz.Bu sanırım, birazda ilgi alanımız dışında olduğu düşüncesine dayanıyor ancak naylon poşet deyince, ''hemen hemen her alanda kullanıyor olmamız'' bu düşünceyi çürütmesi gerek çünkü kendimizle çelişiriz.Oysa ki, artık vs. gibi söylemler tarih olmaktan  20 yıl önce tüketicinin  poşet kullanımında sona ermiştir.Öyle ki şuan günümüzün vazgeçilmez ihtiyaçları arasında yerini almış bulunmakta.Ne diyebilirim naylon poşetin işlevselliği,esnekliği ve taşıma özelliği gibi avantajları işimizi kolaylaştırıyor .İşimizi kolaylaştırırken ve her gün neredeyse bir veya bir kaç naylon poşete ihtiyacımız olduğunu düşünürsek son derece ilgi alanımız olduğunu dile getirmek hiçte zor olmamalı bir tüketici için.Hayatımızı kolaylaştıran naylon poşetin,  kullanılırlığının yanında birde imalatı konusunda bizlere nasıl dezavantaj sağladığını verilerle anlatırsak, naylon poşetin öyle alelade bir  poşet olmadığı kanısına varacağımızdan eminiz.
Naylon poşet ;

Kanserin tüm  vakalarındaki artışın en büyük nedenlerinden biri naylon poşetlerdir. Çünkü attığımız her poşet doğada ısıya veya güneşe maruz kaldıklarında bileşimindeki maddeler çözünerek kansere neden oluyor.Buda hemen hemen hepimizin yaptığı davranış ,ne yazık ki çöpleri atık niyetine kullanıyor, başka bir alternatifimiz olmadığından doğaya bırakıyoruz.Lâkin bilmiyoruz  doğaya atılan her naylon poşetler bizimle yaşam alanı paylaşan hayvanlarında zararına olduğu.Mesela  fok, yunus,deniz kaplumbağası,balina vs. suda yaşayan diğer hayvanlar denize atılan poşetleri yiyecek sanıp yemesi. Bu da onların sindirim sistemlerinde bozulmalara yol açarak ölmelerine neden olur. Burada dikkat edeceğimiz naylon poşetleri denize atmamaya gayret etmemizdir.Bir diğer önemli detay ise yaşama sebebimiz olan oksijen.Ağaçlar fotosentez ederek karbondioksit olarak havaya verir. İşte burada asıl sebep naylon poşetler şeffaf oldukları için, tıpkı bir sera gibi ısıyı emerek orman yangınlarına neden olur. ağaçlarımızı bu açıdan koruyalım sağlımızı etkilemesine vesile olmayalım. Hele ki kimyasal maddeler içeren naylon poşetleri es geçmeyelim.Özellikle siyah naylon poşeti olanlar, sadece toprağa değil, bizlerin mutfağında bir köşesinde adeta  zararlı bir madde var ve biz bunu bilmiyoruz sadece kullanıp attığımızı varsayıp içimiz rahat bir şekilde yeni bir poşet kullanıyoruz.Oysa içlerine konulan sebze ve meyveler aracılığıyla insan sağlığına da zarar verdiğini bilmeliyiz. Özellikle incir, üzüm, çilek,elma  gibi poşetle temasta olabilen meyveler bu poşetlerde taşınmamalıdır.Naylon poşeti kullanırken bilinçli olursak ,aslında bir nebzede olsa da doğaya yardımcı oluruz.Çünkü naylon poşetlerin kullanımı ile sınırlı değil hiç birşey.Bu konuda asıl iş üretici firmaya düşüyor daha duyarlı olarak poşet üretimine geçmeli ! Öyle poşet imalatı yapılmalı ki , naylon poşetler  doğada bozulmaya başladıklarında çevreye zararlı kimyasal maddeler yaymasın ve bu maddeler toprağa, suya karışarak besin zincirimizi yavaş yavaş kirletmesin. 


Göknur ORAL