Sıklıkla duyduğumuz fakat hakkında fazla bilgi sahibi
olmadığımız ne çok konu var.Okudukça öğrenmenin ve öğretmenin nimetine
şükür ! Ya peki bizler kadar şanslı olmayanlar ... Çocukken bazen denk gelirdim
,birbirine benzeyen insanlara.ama öyle birini anımsatırmışçasına değil ,tek
yumurta ikizi gibi.Bir akrabamın çocuğu vardı.Herkes, '' deli yada zihinsel
engelli'' diye tanıtmıştı bana.Çocuktum,bilmiyordum ki down sendromu diye bir
hastalık var.
Bir gün okuldan çıktım.Daha 3.sınıftayım.Aklımın
alamayacağı o kadar çok şey vardı ki , güzellik o zaman sindi bebek gibiydi
benim için.Çünkü prenses olmayı hiç hayal etmemiştim,prenses olduğuma
inanmıştım.İşte ilk defa o zaman korkmuştum.Karşımda o çocuk vardı.Ona bakınca
aynı olacağımı düşünmüştüm belki de.Yine de yanına gittim.
Ve dedim ki
,gel seni evine götüreyim.Arkadan bir ses , Emre diye bağırıp koşuyor.Daha çok
korktum.Durdum öylece.Meğer annesiymiş.Tabi tanıdığım kişi olmadığını idrak etmem
yıllar sonra oldu.Çünkü o zaman büyüklerime sorduğumda ''Rabbim öyle yaratmış
bazı insanları gibi vs. cevaplar alıyordum.Aradan geçen koca yıllar üstünden,
hala günümüz şartlarında down sendromun sadece delilik ve özürlülük kavramı
taşıyor olması üzücü.İnsanlarımız bilinçsizce hareket ediyor.Sadece çocuklarının
down sendromu hastalığı olanların bilgilendiği bir durum değil ,kaldı ki böyle
aileler bile çoğu zaman idrak edemiyorlar.
Oysa Down sendromu
her yıl dünyada yeni doğan bebeklerde görülen genetik bir farklılıktır,kromozomlarla
alakalı.Yani bir hastalık değildir.Belli bir sebebi yoktur. Dünyada 6 milyonun
üzerinde down sendromlu bireyler yaşamaktadır.Çoğunlukla hafif veya orta
seviyeli öğrenme güçlüğü gibi sorunların yanında ne yazık ki vücuttaki küçük ve
büyük ortak farklılıklar yapısal olarak etkili oluyor.Down sendromlu olan
insanlar birbirlerine çok benziyorlar fakat bu insanlar için önlerindeki en
büyük engel,zihinsel olarak akranlarından daha yavaş gelişmeleri değil,onların
sadece neleri yapamayacağına odaklanmış yanlış bakış açısı ve inançlarıdır
aslında.İşte tamda burada bize düşen sorumluluk bu açı.

'' Down sendromu olmama rağmen
aslında hayatım diğer çocukların hayatlarında çok da farklı değil. Ben de kitap
okuyorum. Televizyon izlemeyi çok seviyorum. Arkadaşlarımla müzik dinliyorum.
Hatta yüzüyorum, okulda çok eğlendiğim bile oluyor. Bazı derslerim diğer çocukların dersleri
ile aynı ama bazıları farklı. Matematik ve biyoloji derslerini seviyorum. Diğer
çocuklardan daha farklı olarak öğretmenlerimiz bizimle daha çok ilgileniyor
çünkü bizim öğrenmemiz o kadar kolay olmuyor.Dersler dışında da bazı
farklarımız olabiliyor. Mesela ben kolay kolay bisiklet süremiyorum. Olmuyor.
Ama bunu kabul ettim, hayat sadece yapamadığımız şeylerden oluşmuyor. Bu
hastalığı yani Down sendromu olduğumu değiştiremem. Yok etmem mümkün değil. Ama
insanların bana karşı davranışlarını değiştirebilirim. Beni daha çok sevip,
benimleyken sıkılmayıp eğlenmelerini sağlayabilirim. Bu sefer ben de eğlenmiş
oluyorum çünkü.İnsanlardan istediğim şey beni böyle kabul etmeleri. Onlar öyle
ben böyle. Ama en çok istediğim şey yeni arkadaşlar.''
Mesajı böyle bitmiş.Dediğim
gibi bizlerin yapacakları asıl şimdi başlıyor !..Down sendromu olan birilerini
gördüğünüzde onlara nasıl yardım edebileceğinizi artık biliyorsunuz !..
Arkadaş
olarak !..
Göknur ORAL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder